O sanki biraz yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan durumu bence. Aşk da, sevgi de her şey gibi ihtiyaç. Sonra hormonlar fena fena coşuyor. Bu şekilde de şarkıya, şiire, sanata, vb. konu oluyor. Daha da konu oldukça, daha da fazla pazarlanıyor, pompalanıyor; o ihtiyaca olan açlık daha da büyüyor. İhtiyaca olan açlık büyüdükçe, daha çok eser aşka yoğunlaşıyor ve kısır döngü ihtiyaca açlığın artması ya da o an olmayan bir ihtiyacın ihtiyaçmış gibi görünmesi ile büyüyor. Yani, sadece "Sevgilim yok, kesinlikle olmalı. Böyle eksik hissediyorum"un ötesinde, bir de "Sevgilim var, mutluyum da" gibi fazladan bir ihtiyacı olmayan birine de "Ama daha mükemmel ilişkiler bulmalıyım; daha fazla hareket, aksiyon olmalı" düşüncesi körükleyerek de aslında normalde elindeki ile gayet mutlu olacak ve eksiği, fazlası olmayan bir kişiye de "Aslında sen elinde olanla eksiksin" hissi pompaladığını ve kişiyi mutsuz ettiğini düşünüyorum.
Bu durum, hatunlarda daha fazla etki edebiliyor. Örneğin, normalde ilişkisi olan bir kadın, günü sevgilisi ile geçirdikten sonra eve kendi gidebilecekken bir dizide bir erkeğin sevgilisini eve bıraktığını, üstüne de saçmasapan ve bunaltıcı derecede korumacı olduğunu ya da erkeğin kadının yanında adeta bir paspasmış gibi davrandığını görebiliyor ve "Anaaa, meğer benim sevgili öküzmüş" ya da "Benim sevgilim neden bana kul köle olmuyor, neden köpeğim olmuyor" diyor. Ne bileyim, izledikçe içine oturası gelebiliyor. Aslında, ortada öküz olan yok; her şey normal. İnsanlar birey ve ilişkiyi de bireyler yaşıyor. Ortada gereğinden fazla abartılmış bir koruma hareketinin, gösterişin veya kişiliksizliğin aşk adı altında güzelce paketlenerek sunulması var sadece. Çeşitli ölçülerde de bunu yiyoruz. Bazılarımız daha gerçekçisini, bazılarımız daha yaratıcısını yiyor. Birçoğumuz bir şarkıyı dinledikten sonra "Şunu söyleyecek sevgilim olsa" ya da bir filmi izledikten sonra "Hayatımda bunun gibi biri olsa" demişizdir hayatımızın belli bir döneminde. "Çoktan unuturdum, ben seni çoktan. Ah şu şarkıların gözü kör olsun" diye şarkı var; daha ironik ne olabilir ki.
"Gereksiz şeyler bunlar, fani işler; kişiye dert olmamalı" diye düşünmüyorum, "Hiç ilgilenme, hiç önemli değil" değil ama şu anki haliyle insan 30-40 birim aşk, 60-70 birim farklı şeyler düşünüyorsa, edebiyatın 60 birim aşk, 20 birim destan ve 20 birim diğerleri şeklinde oluşmasından dolayı ortada "overrated" bir durum var. Yapılan pazarlamanın da insanların aşkı ve meşki daha fazla dert edinmesine, o 30-40 birimin 50'ye, 60'a fırlamasına neden olduğuna inanıyorum. (Rakamlar atmasyondur, durumu somutlaştırsın diye verilmiştir)
Hatta bununla ilgili bir hipotez de atasım var; konu ile ilgili şarkı, şiir, kitap, film, dizi sayısı arttıkça yaşanan kısa süreli ilişki, ayrılık ve boşanma sayısının arttığına inanıyorum.
0